Sir Isaac Newton (1642-1727)

 
  Sir Isaac Newton

   1642'de İngiltere'de bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Newton, bir din adamı olan amcasının sağladığı destekle yörenin en seçkin okulu olan Grantham'a kaydolur.Ancak üstün bir başarı sağlayamaz.Belki de bunun başlıca nedeni, zayıf ve çelimsiz olan Newton'un arkadaşları tarafından çok defasında hırpalanıp, horlanması da olabilir.Bu sebeplerden dolayı; kuşkulu, çekingen, geçimsiz bir kişilik kazanmıştır.Bu kişiliği bilimsel araştırmalarda da başgösterecektir.

   Nihayet okul biter ve yine amcasının desteğiyle, yine iyi bir üniversite olan Camgridge University'e 1661 kaydolur ve Matematik ve optik eğitimi alır.Mezun olduktan sonra iki verimli yılını baba çiftliğinde, gravitasyon (yerçekimi) kuramı, kalkulus (differansiyel denkl.) ve ışık kuramı üzerine temel fikirlerini oluşturur.Tekrar Cambridge'e döndüğünde Matematik Profesörü olan Isaac Barrow'un referansiyla profesör olarak atanır.1672'de Kraliyet Bilim Akademisine üye seçilir.1687'de Edmund Halley'in (Halley Kuyruklu yıldızının kâşifi) ısrarlarıyla Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri [Philosophiae Naturalis Principia Mathematica] adlı kitabı Latince olarak kaleme alır ve yayımlar.Newton'un Principia'sı olarak da bilinen bu kitapta Klasik Fizik adına o dönemde değinilmemiş hemen hemen hiç bir konu yoktur.

    Newton Yasaları:

  • Eylemsizlik Prensibi:Hareket eden bir cismin bir dış etki olmaksızın daima hareket etmek istemesi, veya duran bir cismin daima durmak istemesi eylemidir.Şöyle ki; masanızın üzerinde duran kitabın, dışarıdan ona bir etki olmadığı sürece (birinin kitaba çarpması yada onu alması yada masaya fiziksel bir etki gibi...)orada durmaya devam etmesi Eylemsizlik Prensibi içine girer.Futbolcunun futbol topuna, yada bilardo topuna ıstakayla vurduğumuz zaman topun kareketinin devam etmesi gibi...

  • F=m.a Yasası:Burda F=Kuvvettir, m=kütle ve a=ivme (Birim zamandaki hız değişimidir [a=dv/dt]).Bir hareket eden kütle ile o kütlenin hareketinden doğan ivmenin çarpımı, eşittir; o kütleyi harekete zorlayan kuvvete.Biraz devrik bir cümle oldu ama sanırım anlaşıldı.Bu yasa ve formül, hareket eden tüm cisimlerin (Ancak hızı ışık hızına eşit yada yakın olmayan cisimler için geçerlidir.)fiziksel davranışlarını belirlemede kullanılır.

  • Etki-Tepki Prensibi:Bu prensip, dengede olan tüm cisimler ve olayları için geçerlidir.Şöyle ki; masada duran bilgisayar monitörünün ağırlığını 5 kg. sayalım.Şimdi bu mönitor masaya 5 kg-f'lik bir etkide bulunmaktadır ve masa kırılıp monitör aşağıya çökmediği için masa da monitöre 5 kg.-f'lik karşı bir tepki vermektedir.Bu etki ve tepkiler birbirlerine zıt yönde ve eşit miktardadırlar.İşte bu etki tepki prensibidir.Bu basit ilke doğada bir çok cisimlere uygulanabilir ve fiziksel davranışları hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar.

   Newton'un Principia'sında; ilk kez mekaniğin yasaları, yerçekimi kuramının tüm kanıt ve içeriği ile matematiksel olarak işlemiştir. Gezegenlerin kütlelerinin hesaplanması, sıvı hareketleri, ayın hareketleri ve oluşturduğu gel-git olayları gibi birçok konuya değinmiştir.Newton yanlızca fizikle uğraşmamış, Simya ile de uğraşmıştır.Kurşundan altın etme hayali onu da etkilemiştir.Bunu şu an kanıtlayamayacağım için burada yer vermem biraz saçma oldu. Ancak bununla ilgili bir kaç nottan başka birşey de yoktur.

   Sir Isaac Newton'un Opticks'inden Atomun Tanımına İlişkin Notları:

   Cisimlerin en küçük parçalarının sahip oldukları ve onların davranışlarını yöneten bir takım özellikler yok mudur?...Bütün bunları gözönüne aldığım zaman bana öyle geliyor ki, Tanrı başlangıçta maddeyi bölünemez, katı ve hareketli parçacıklardan yaratmıştır...ve yaratılışın ilk aşamasında ortaya çıkan bu parçacıklar, daha sonra onlardan oluşan tüm cisimlere kıyasla o denli daha küçük katıdır ki, onlar gibi aşınmaları ya da parçalanmaları sonsuza dek olanaksızdır.Parçacıklar kendileri değişebilselerdi, dünya yüzündeki her şeyin doğası ya da sahip oldukları özelliklerin de aynı biçimde değişmesi de gerekirdi.Bu durmda parçacıklardan oluşan herşey gibi su ve toprak da başlangıçtaki özelliklerini koruyamazlardı.Doğanın değişmez ve sonsuz olması için de maddesel varlıklarda meydana gelebilecek değişimler ancak bu parçaların farklı biçimlerde birbirlerinden ayrılmaları, hareket etmeleri ve tekrar biraraya gelmeleri ile sınırlanmıştır.Parçacıklardan oluşan cisimler de böylelikle parçacıkların kendilerinin bölünmesiyle değil, birbirleriyle temas halinde oldukları noktalarında birbirlerinden koparak ayrılmaları ile bölünürler.


Newton'un Felsefesi:Newton'un fiziksel evreni belli yasalarla yönetilen ama değişim ya da evrim kavamına yer vermeyen bir evrendir. Bu evren atomlarına kadar değişmezliğini korur, zira Doğa kendi yasasına uymak zorundadır ve değişmesine olanak yoktur.Newton felsefesinin ikinci özelliği de herşeyin başlangıçta belirlenmiş olduğu ilkesine sadık kalmasıdır.Gerçekte Newton'un felsefesi temelde tutucu bir felsefedir.

   Aşağıdaki bu paragraf, Newton'un basılmış eserlerinin sonuncusunun son cümleleridir:

   Ve bu yöntemle doğa felsefesinin kusursuzluğa eriştirilebildiği gün ahlaki felsefenin sınırları dagenişletilmiş olacaktır, zira o zaman Yaratıcı'nın ne olduğunu, üzerimizde nasıl bir etkisi bulunduğunu, O'nun bize neler verdiğini ve bizim de gerek O'na gerekse birbirimize karşı ne gibi sorumluluklar taşıdığımızı doğanın güçlü ışığı altında açıkça görebileceğiz.Kuşkusuz ki geçmişte yanlış Tanrılara inananlar bu nedenle gerçeklere gözlerini kapatmamış olsalardı, kendilerinden sonra gelenlere ruhun bir bedenden diğerine geçmesi gibi boş inançları ve Güneş'e, Ay'a, ölmüş insanlara tapmayı aşılamak yerine gerçek Yaratıcıya inanmayı öğretebilirlerdi.

  • ve Principia!
  •